'Dış politika felç; kalıcı yoksulluk ve açlık kapıda' - Aykan Erdemir
Descarga y escucha en cualquier lugar
Descarga tus episodios favoritos y disfrútalos, ¡dondequiera que estés! Regístrate o inicia sesión ahora para acceder a la escucha sin conexión.
Descripción
Türkiye’nin iç gündeminin de ötesine taşan Doğu Akdeniz krizi, Avrupa Birliği’nin yaptırım kartını çıkarması ve NATO’nun devreye girmesiyle müzakere boyutuna evrilme yolunda ilerliyor. Sadece Yunanistan-Türkiye krizi değil, Türkiye-AB krizi olarak...
mostra másSadece Yunanistan-Türkiye krizi değil, Türkiye-AB krizi olarak da değerlendirilen bu kriz, Avrupa Birliği’nin zirvesine yansımış durumda.
Doğu Akdeniz tartışması, artık Toprak bütünlüğü ve egemenlik hakları üzerinden yürüyor.
Demokrasileri Savunma Vakfı Türkiye Programı Direktörü Aykan Erdemir, Ahval Genel Yayın Yönetmeni Yavuz Baydar ile Sıcak Takip’te, bu krizin ABD’den nasıl değerlendirildiğini ve nereye doğru evrildiğini konuştu.
Erdemir, “Erdoğan hükümeti, çok farkında olmadan çok daha büyük bir krizin tetikleyici olmuş durumda. Belki iç politika hesabı çok daha basit bir denkleme dayanıyor. Bu kriz, geniş kitleleri hükümetin arkasında sürükler öngörüsü güdülüyor, ancak hiç farkında olmadıkları hasarlarla yola çıkıyorlar” diyor.
Aykan Erdemir’e göre bugün Türkiye’nin dış politikası bir felç durumunda ve önümüzdeki dönemde kalıcı yoksulluk ve açlık kapıda:
“Mevcut dış politika ile Türkiye’nin hasarlı olsa da yürümekte olan ekonomik, finansal ve toplumsal düzeni arasındaki uyumsuzluğun sürdürülebilir olduğunu düşünemiyorum. Siyaseten sürecek olsa bile ekonomik olarak sürdürülemeyecektir. Zaten biz bunun emarelerini görüyoruz. Moody’s’in yalnızca yatırım yapılamaz bir ülke olmadığını değil, aynı zamanda da beş derece düşük bir ülke olduğuna işaret etmesi çok çarpıcı. Yine aynı şekilde bugün Merkez Bankası’nın swaplar dışı rezervlerinin ekside olması, Türkiye’de finans dışı sektörlerin neredeyse 300 milyar dolara yaklaşan döviz yükümlülükleri. Bütün bu verileri yan yana koyduğumuzda ekonomik anlamda sürdürülemez bir modelle karşı karşıya olduğumuzu görüyoruz. Artık Türkiye’nin meselesinin yoksulluk da değil, belki mutlak yoksulluk ve açlık olacağı günlere geldik demek durumundayız.”
“Bugün Türkiye, bölgede İran’dan sonra temel istikrar bozucu bir aktör olarak algılanıyor ve bu algı üzerine inşa edilen yeni bölge politikalarının da tetikleyicisi rolüne giriyor” diyen Erdemir, sözlerini şöyle sürdürüyor:
“Örneğin, İsrail-BAE-Bahreyn anlaşmasında itici güç İran’dı ama Türkiye’nin de en az İran kadar itici güç olduğu değerlendirmeleri yapılıyor. Aynı şekilde Doğu Akdeniz’de de benzer durum var. Avrupa Birliği’nde de bu yönde bir kümelenme var. Bugün Erdoğan iktidarı, farkında olmadan Orta Doğu’da Türkiye’yi değersizlik bir yalnızlığa hapsediyor ve Türkiye karşısında daha önce hayal bile edilemeyen ittifakların oluşmasına yol açıyor. ABD, 10 yıl, 30 yıl önce aklından dahi geçiremediği ilişkileri biraz da Türkiye kaygısıyla bir araya gelen aktörler sayesinde gerçekleştiriyor. İngiltere ve Amerika karşıtlığı ile bilinen Kıbrıs’ın bugün, ABD ile yakınlaşması, işte askeri ambargonun kalkması ve ortak askeri tatbikatların başlaması gibi gerçekten daha önce hayal edilemeyecek adımların da atıldığını görüyoruz.”
ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo’nun Kıbrıs ziyaretine dikkat çeken Erdemir, bu ziyaretin aslında planlı bir ziyaret olmadığını ifade ediyor ve şöyle devam ediyor:
“Türkiye’nin dış politikada aldığı tutum, belirleyici olurken aynı zamanda artan Rus varlığının biraz itici güç olduğunu belirtmek gerek. Daha da önemlisi, Türkiye ve Rusya arasındaki çok kompleks ilişki de bu hareketleri belirliyor. Washington’da iki görüş var; Türkiye, Orta Doğu’da Rusya’ya karşı çok önemli bir denge unsuru. Bu görüş, artık çok küçük bir azınlığın görüşü hâline geldi. Kongre’de eşi benzeri görülmemiş şekilde bugün Türkiye artık sorunun bir parçası olarak addediliyor. Rusya ve İran’la hareket eden bir istikrarsızlık kaynağı olarak görülüyor. Bu nedenle Doğu Akdeniz’de Pompeo’nun Kıbrıs ziyaretini ve Suriye ve Libya’ya ilişkin açıklamalarını anlamlandırmaya çalışırken Türkiye ve Rusya’nın bu kompleks ilişkisini düşünmemiz gerekiyor. Bugün Amerikalı karar vericiler için, Türkiye’ye baktıklarında Trump hükümetinin çok büyük emek harcadığı İsrail-BAE-Bahreyn barışına İran’la birlikte en yüksek sesle karşı çıkan ülke görülüyor. Aynı zamanda bu karar vericiler için Türkiye, Gazze dışında Hamas’ın en büyük lojistik destekçisi konumunda. Suriye ve Libya’da ise Rusya’nın askeri varlığının güçlenmesine zemin hazırlayan bir ülke görünümünde. Öyle ki ABD için günü geldiğinde İncirlik’e alternatif kurulabilir mi tartışmaları yapılıyor.”
Información
Autor | Ahval |
Organización | Ahval |
Página web | - |
Etiquetas |
Copyright 2024 - Spreaker Inc. an iHeartMedia Company
Comentarios