Insan Muamması 4 / 2019 Şubat
![Insan Muamması 4 / 2019 Şubat](https://d3wo5wojvuv7l.cloudfront.net/t_square_limited_480/images.spreaker.com/original/c9c2eb8ac9cf91ce646a4826e2c0a786.jpg)
Regístrate gratis
Escucha este episodio y muchos más. ¡Disfruta de los mejores podcasts en Spreaker!
Descarga y escucha en cualquier lugar
Descarga tus episodios favoritos y disfrútalos, ¡dondequiera que estés! Regístrate o inicia sesión ahora para acceder a la escucha sin conexión.
Descripción
eygamberler yolunda hareket eden ve bunu içtenleştirerek değişmez hayat çizgisi haline getirebilenler, topyekûn varlığın, eşya ve hadiselerin mübeccel bir fihristi seviyesine yükselmiş olurlar ki, وَمَا خَلَقْتُ نسَ إِلَّا لِيَعْبُدُونِ ...
mostra máseden ve bunu içtenleştirerek değişmez
hayat çizgisi haline getirebilenler,
topyekûn varlığın,
eşya ve hadiselerin mübeccel bir fihristi
seviyesine yükselmiş olurlar ki, وَمَا خَلَقْتُ
نسَ إِلَّا لِيَعْبُدُونِ الْجِنَّ وَا ِْ “Ben ins ü cinni başka
değil, sadece (Beni bilsin) Bana kullukta bulunsunlar
diye yarattım.” (Zâriyât sûresi, 51/56)
ferman-ı sübhânısince, insan olarak yaratılmanın
gayesi de bu olsa gerek. Bu ufkun
âbid-i âşıkları hem Hakk’ın matmah-ı nazarı,
hem ilahı tecellılerin öyle birer saray-ı
pür-nurudurlar ki, ihtimal ruhanıler bile
Kâbe’yi tavaf ediyor gibi o metâf çevresinde
döner dururlar.
Böyle biri, bütün bunları ihsan edene
karşı sürekli minnetle soluk alır verir.. her
şeyi “mâ hulika leh”inde kullanma heyecanıyla
oturur kalkar.. bir ârif-i âşık olarak
varlığını yokluğa bağlar.. vücudunu ziya-i
vücûd-i Hakk’ın zılli sayar.. tabiatının bir
derinliği haline getirdiği yok olup silinip
gitmeyi O’nun tecellisi için olmazsa olmaz
kabul eder, bu mülahaza adesesiyle kendine
bakar.. ve “fenâfillâh”, “bekabillâh” kevserlerinden
neler yudumlar neler yudumlar!..
Aksine,
“Yokluğunda var olan, varlıkta bilmez yokluğu,
Sohbet-i yâr lezzetini bilmez beyim, ağyâr olan.”
Bilmez ve daraltıp sığlaştırdığı ten mahbesi
içinde çırpınır durur. İdrak edemez
gerçek var olmanın lezzetini.
Evet, insan “üns” iştikakıyla ele alındığında,
o bir “enîs ü celîs” mihmânı haline
gelir; “nisyan” ‘müştakkun minh’i gafleti
içine daldığı zaman ise, nisyanla malul
olmaya namzet, yolzede bîbaht biri durumuna
düşmüş olur. İmrendirirken birinci
yönü itibarıyla arz u sema sakinlerini;
tiksindirir nisyana yuvarlanma haliyle
şeytanı ve ervah-ı habîseyi. Birinci şıkta o,
üns-i ruhanî ve “bî kem u keyf” maiyyet-i
rabbaniye sayesinde, ötelerin ve ötelerin
de ötesinin tecellî ve tezahür meltemleriyle
her an ayrı bir humâr yaşar ve bu sermestiyle
kendinden geçer; cismâniyetine
takılıp ikinci duruma düştüğünde de iç içe
küsuflar yaşayarak dünyaları kendine zindan
eder.
Birincilerin ufkuna açılma azm ü ikdamı
ve cismâniyetten sıyrılma gayretleri, üns
kahramanlarını meleklerin uçuştuğu istikamete
doğru kanatlandırır; onlara mazhariyetlerinin
hedefini gösterir, zevk ettirir ve
onların Hazreti Mâlikü’l-Mülk’e karşı fakr u
ihtiyaç duygularını uyarır. Diğer taraftan da
bütün varidatların kaynağını ihsas ile onlara
nasıl bir mevhibeler çağlayanı başında
bulunduklarını duyurur; duyurur da kendilerini
bir Ganiyy-i Ale’l-Itlak’ın mazhar-ı
feyz-i etemmi görerek koşarlar O’nun huzurunda
el-pençe divan durmaya, iki büklüm
olup tazim ü tekrîm tavırları sergilemeye,
içlerini O’na dökmeye ve kurbet kevserleri
yudumlamaya...
Información
Autor | Çağlayan Dergisi |
Página web | - |
Etiquetas |
Copyright 2024 - Spreaker Inc. an iHeartMedia Company