Risale-i Nur Külliyatı'nın derinliklerine doğru yaptığımız yolculukta, Bediüzzaman Said Nursi'nin Kur'an'ın maksatları ve kainattaki ilimler üzerine yaptığı kapsamlı çalışmaları Cemal Türk Hoca'mızın rehberliğinde keşfetmekteyiz. Risale-i Nur, Kur'an-ı Kerim'in işaret ettiği ilmü Sema (gökbilim), ilmü arz (yerbilim) ve ilmü beşer (insan bilimi) gibi üç büyük ilmi, Kur'an'ın Tevhit (Allah'ın birliği), Nübüvvet (Peygamberlik), Haşir (diriliş), Adalet ve İbadet gibi ana maksatlarıyla ilişkilendirerek anlamamıza yardımcı oluyor. Üçüncü Şua olan Münacat Risalesi, bu bilimlerin ve Kur'an'ın maksatlarının bir arada ele alındığı özel bir eserdir. Bediüzzaman, bu risalede Allah'ın varlığının zorunluluğu (vücubu vücut), birliği (vahdaniyet), Rab'lığının ihtişamı (haşmeti rububiyet), kudretinin yüceliği (azameti kudret), rahmetinin genişliği (vüsat rahmet) ve hikmetinin kapsayıcılığı (şumulü hikmet) gibi kavramlar üzerinde durur. Bu kavramlar, iman esaslarının temel taşlarını oluşturur. Bakara Suresi 164. ayetin tefsiri niteliğinde olan Üçüncü Şua, sema, arz ve beşer ilimlerinin Kur'an'daki hakikatlerle nasıl iç içe geçtiğini gözler önüne serer. Üstad Bediüzzaman, Kur'an'ın talimi ve Peygamber Efendimiz'in (sav) dersleriyle kainatın her bir zerresinde Allah'ın varlığı ve birliğine delil bulur. Üçüncü Şua, Risale-i Nur'un Kur'an'ın hakikatlerini ve maksatlarını beyan eden bir tefsir olduğunu gösteren önemli bir eserdir. Bu risaleyi okurken, Kur'an'da işaret edilen ilimlerin ve maksatların nasıl bir araya geldiğini ve insanlığa nasıl bir yol gösterdiğini derinlemesine anlama fırsatı bulacaksınız.