Emir's Hilarious Bargain at the Istanbul Grand Bazaar
Descarga y escucha en cualquier lugar
Descarga tus episodios favoritos y disfrútalos, ¡dondequiera que estés! Regístrate o inicia sesión ahora para acceder a la escucha sin conexión.
Emir's Hilarious Bargain at the Istanbul Grand Bazaar
Esta transcripción es generada automáticamente. Ten en cuenta que no se garantiza una precisión absoluta.
Capítulos
Descripción
Fluent Fiction - Turkish: Emir's Hilarious Bargain at the Istanbul Grand Bazaar Find the full episode transcript, vocabulary words, and more: https://www.fluentfiction.org/emirs-hilarious-bargain-at-the-istanbul-grand-bazaar/ Story Transcript: Tr: Emir bir sabah erken uyandı....
mostra másFind the full episode transcript, vocabulary words, and more:
fluentfiction.org/emirs-hilarious-bargain-at-the-istanbul-grand-bazaar
Story Transcript:
Tr: Emir bir sabah erken uyandı.
En: Emir woke up early one morning.
Tr: Gözleri parlıyordu, çünkü bugün Kapalıçarşı'ya gidecekti.
En: His eyes were sparkling because today he was going to the Grand Bazaar.
Tr: Kapalıçarşı, İstanbul'un kalbinde, renkli dükkanları ve canlı atmosferi ile ünlüdür.
En: The Grand Bazaar, located in the heart of Istanbul, is famous for its colorful shops and lively atmosphere.
Tr: Emir'in içi içine sığmıyordu.
En: Emir could hardly contain his excitement.
Tr: Kapalıçarşı'ya ulaştığında, büyük kapıdan içeri girdi.
En: When he arrived at the Grand Bazaar, he entered through the large gate.
Tr: Her yer rengarenkti.
En: Everywhere was vibrant.
Tr: Altın, takı, halı, baharat ve daha birçok şey.
En: Gold, jewelry, carpets, spices, and many other things.
Tr: Emir tüm dükkanları dolaşıyor, her şeye hayranlıkla bakıyordu.
En: Emir wandered through all the shops, admiring everything.
Tr: Birden gözü güzel bir ceket gördü.
En: Suddenly, his eyes caught sight of a beautiful jacket.
Tr: Ceket kırmızıydı ve üstünde altın işlemeler vardı.
En: The jacket was red with golden embroidery on it.
Tr: Ceket bir dükkanda asılıydı ama mağaza sahibini göremedi.
En: The jacket was hanging in a shop, but he couldn’t see the shopkeeper.
Tr: Emir cesaretini topladı ve dükkana yaklaştı.
En: Summoning his courage, Emir approached the shop.
Tr: Kasada duran bir adam olduğunu düşündü.
En: He thought he saw a man standing at the counter.
Tr: “Merhaba! Bu ceketin fiyatı ne kadar?” dedi Emir.
En: “Hello! How much is this jacket?” Emir asked.
Tr: Ancak “adam” hiç cevap vermedi.
En: But the “man” didn’t respond at all.
Tr: Emir biraz şaşırdı, tekrar denedi.
En: Emir was a bit surprised and tried again.
Tr: “Fiyatı nedir? Pazarlık yapabilir miyiz?” diye sordu.
En: “What’s the price? Can we negotiate?” he asked.
Tr: Ancak “adam” yine sessiz kaldı.
En: But again, the “man” remained silent.
Tr: Emir, farkında olmadan, sert bir pazarlıkçının karşısında olduğunu düşündü ve daha güçlü konuştu:
En: Emir, without realizing it, thought he was facing a tough bargainer and spoke more strongly:
Tr: “Tamam, 100 lira veririm. Kabul mü?”
En: “Alright, I’ll give you 100 liras. Deal?”
Tr: O sırada yan dükkandaki gerçek dükkan sahibi, Emir'in durumunu gördü ve gülmeye başladı.
En: At that point, the real shopkeeper from the neighboring shop saw Emir’s situation and started laughing.
Tr: Emir şaşkınlıkla etrafına baktı ve diğer dükkan sahiplerinin de gülmeye başladığını fark etti.
En: Emir looked around confused and noticed that the other shopkeepers were also laughing.
Tr: “Neden gülüyorsunuz?” diye sordu Emir.
En: “Why are you laughing?” Emir asked.
Tr: Sonunda gerçek dükkan sahibi ona yaklaştı ve “Kardeşim, sen bir mankenle pazarlık yapıyorsun!” dedi gülerek.
En: Finally, the real shopkeeper approached him and, laughing, said, “Brother, you’re bargaining with a mannequin!”
Tr: Emir hemen durumu fark etti, yüzü kızardı ama o da güldü.
En: Emir immediately realized what was going on, his face turned red, but he laughed too.
Tr: “Ah, ne kadar aptalca bir hata!” dedi.
En: “Ah, what a silly mistake!” he said.
Tr: Diğer dükkan sahipleri de kahkahalarla “Merak etme, bu herkesin başına gelebilir” dedi.
En: The other shopkeepers laughed and said, “Don’t worry; this could happen to anyone.”
Tr: Emir'in neşesi geri geldi.
En: Emir's mood lifted again.
Tr: Komik bir anı olmuştu bu.
En: It had become a funny memory.
Tr: Gerçek dükkan sahibi ile ceket için gerçekten pazarlık yaptı.
En: He then genuinely bargained with the actual shopkeeper for the jacket.
Tr: Sonunda, kabul edilebilir bir fiyatta anlaştılar.
En: In the end, they agreed on a reasonable price.
Tr: Umarım bu komik anı, Emir'in Kapalıçarşı ziyaretini unutulmaz kılmıştır.
En: Hopefully, this funny incident made Emir’s visit to the Grand Bazaar unforgettable.
Tr: Emir yeni ceketiyle çarşıdan ayrıldı.
En: Emir left the bazaar with his new jacket.
Tr: O gün eve dönerken yüzünde kocaman bir gülümseme vardı.
En: That day, as he headed home, he had a big smile on his face.
Tr: Hem güzel bir ceket almıştı hem de komik bir anı kazanmıştı.
En: He had both gotten a beautiful jacket and gained a funny memory.
Tr: Kapalıçarşı'nın büyüsü onu etkisi altına almış, unutulmaz bir gün yaşatmıştı.
En: The magic of the Grand Bazaar had captivated him, making it an unforgettable day.
Vocabulary Words:
- sparkling: parlıyordu
- contain: sığmıyordu
- excitement: heyecan
- vibrant: rengarenk
- admiring: hayranlıkla bakıyordu
- embroidery: işlemeler
- summoning: topladı
- approached: yaklaştı
- bargaining: pazarlık
- negotiate: pazarlık yapabilir miyiz
- counter: kasa
- confused: şaşkınlıkla
- laughing: gülmeye
- bargain: pazarlık
- mannequin: manken
- reasonable: kabul edilebilir
- unforgettable: unutulmaz
- captivated: etkisi altına almış
- glowing: parlayan
- shopkeeper: mağaza sahibi
- neighboring: yan
- situation: durum
- mistake: hata
- hopefully: umarım
- sparkle: parıltı
- genuine: gerçekten
- charming: büyüsü
- memory: anı
- captivate: cezbetmek
- approach: yaklaşım
Información
Autor | FluentFiction.org |
Organización | Kameron Kilchrist |
Página web | www.fluentfiction.org |
Etiquetas |
Copyright 2024 - Spreaker Inc. an iHeartMedia Company