Emir's Summer of Friendship and Academic Angst
Descarga y escucha en cualquier lugar
Descarga tus episodios favoritos y disfrútalos, ¡dondequiera que estés! Regístrate o inicia sesión ahora para acceder a la escucha sin conexión.
Emir's Summer of Friendship and Academic Angst
Esta transcripción es generada automáticamente. Ten en cuenta que no se garantiza una precisión absoluta.
Capítulos
Descripción
Fluent Fiction - Turkish: Emir's Summer of Friendship and Academic Angst Find the full episode transcript, vocabulary words, and more: https://www.fluentfiction.org/emirs-summer-of-friendship-and-academic-angst/ Story Transcript: Tr: Yaz sıcağı okulun koridorlarını yakıyordu. En:...
mostra másFind the full episode transcript, vocabulary words, and more:
fluentfiction.org/emirs-summer-of-friendship-and-academic-angst
Story Transcript:
Tr: Yaz sıcağı okulun koridorlarını yakıyordu.
En: The summer heat was scorching the school corridors.
Tr: Pencereler açık, ama içerideki hava hiç hareket etmiyordu.
En: The windows were open, but the air inside wasn't moving at all.
Tr: Emir, okulun bahçesinde, ders çalışıyordu.
En: Emir was studying in the school's yard.
Tr: Masanın üzerinde kitaplar, defterler, kalemler dağınıktı.
En: Books, notebooks, and pens were scattered on the table.
Tr: Emir'in ailesi onu çok seviyordu, ama onların beklentileri de yüksekti.
En: Emir's family loved him very much, but their expectations were high too.
Tr: "Emir, bu sınavda birinci olmalısın," demişti babası.
En: "Emir, you must come first in this exam," his father had said.
Tr: Emir'in içi sıkışıyordu.
En: Emir felt suffocated.
Tr: Leyla, Emir'in en yakın arkadaşıydı ve aynı baskıyı hissediyordu.
En: Leyla, Emir's best friend, was also feeling the same pressure.
Tr: Ama Leyla, daha rahat görünüyordu.
En: But Leyla seemed more relaxed.
Tr: "Emir, biraz nefes almalısın," diye tavsiye etti.
En: "Emir, you need to take a breath," she advised.
Tr: Bu sırada, Zeynep, okulun yeni öğrencisi olarak dikkat çekiyordu.
En: Meanwhile, Zeynep, the new student at the school, was drawing attention.
Tr: Zeynep, gizemli ve hoş bir kızdı.
En: Zeynep was a mysterious and pleasant girl.
Tr: Emir, onunla ders çalışmaya karar verdi.
En: Emir decided to study with her.
Tr: Belki de Zeynep, bu baskıyı hafifletebilirdi.
En: Maybe Zeynep could alleviate this pressure.
Tr: Zeynep, ilk başlar rahat görünüyordu, ama zaman geçtikçe zorlandığı belliydi.
En: Initially, Zeynep seemed relaxed too, but as time passed, it was clear she was struggling.
Tr: Programı yoğun olduğu için sınavlar zorlaşıyordu.
En: The exams were becoming harder due to her intensive schedule.
Tr: Emir, ne yapacağını bilemedi.
En: Emir didn't know what to do.
Tr: Kendi derslerine mi odaklanacaktı yoksa Zeynep'e mi yardım edecekti?
En: Should he focus on his own studies or help Zeynep?
Tr: Final sınav haftası başladığında, tüm öğrenciler stres altındaydı.
En: When the final exam week started, all the students were under stress.
Tr: Sınıflar dolup taşıyor, her köşede bir öğrenci ders çalışıyordu.
En: The classrooms were packed, and students were studying in every corner.
Tr: Yazın sıcak havası, odaların içindeki gerilimi daha da arttırıyordu.
En: The hot summer air intensified the tension indoors.
Tr: Emir, son bir sınav için hazırlandı.
En: Emir prepared for one last exam.
Tr: Gözaltları morarmış, zihni bulanıktı.
En: His eyes were darkened with circles, and his mind was foggy.
Tr: Tam o sırada, Zeynep'i okulun bahçesinde, yalnız ve çaresiz bir vaziyette buldu.
En: Just then, he found Zeynep in the schoolyard, alone and desperate.
Tr: Gözleri dolmuştu.
En: Her eyes were filled with tears.
Tr: "Emir, ben bu sınavı geçemeyeceğim," dedi Zeynep.
En: "Emir, I can't pass this exam," said Zeynep.
Tr: Emir duraksadı.
En: Emir hesitated.
Tr: Kendi sınavı onun için çok önemliydi.
En: His own exam was very important to him.
Tr: Ancak Zeynep'in durumunu görünce, içi sızladı.
En: However, seeing Zeynep’s condition made his heart ache.
Tr: "Tamam Zeynep, sana yardım edeceğim," dedi kararlılıkla.
En: "Okay Zeynep, I will help you," he said decisively.
Tr: Beraber çalıştılar, notlarına baktılar, tekrar yaptılar.
En: They studied together, reviewed notes, and repeated everything.
Tr: Zeynep'in yüzünde bir umut belirdi.
En: A glimmer of hope appeared on Zeynep's face.
Tr: Emir, sınava az bir süre kala Zeynep'in yanından kalktı ve kendi sınavına gitti.
En: Emir got up from Zeynep's side shortly before the exam and went to his own exam.
Tr: Hazırlık için zaman kalmamıştı.
En: There was no time left for his own preparation.
Tr: Sınav günü geldi çattı.
En: The exam day finally arrived.
Tr: Emir, kalemi eline aldı ve soruları çözdü.
En: Emir took the pen in his hand and solved the questions.
Tr: Zorlandığını hissetti ama pes etmedi.
En: He felt challenged but didn’t give up.
Tr: Sınav bitiminde, sonuçların açıklanmasını beklediler.
En: After the exam, they waited for the results to be announced.
Tr: Emir, okulun bahçesinde Leyla ve Zeynep ile oturuyordu.
En: Emir was sitting in the schoolyard with Leyla and Zeynep.
Tr: Sonunda sonuçlar açıklandı.
En: Finally, the results were announced.
Tr: Emir, sınavda birinci olamamıştı.
En: Emir hadn’t come first in the exam.
Tr: Ama geçti ve bu sefer içi rahattı.
En: But he passed, and this time he felt at peace.
Tr: Zeynep de sınavı geçmişti.
En: Zeynep had also passed the exam.
Tr: Leyla, Emir'e sarıldı.
En: Leyla hugged Emir.
Tr: "Arkadaşlık, notlardan daha önemli," dedi gülerek.
En: "Friendship is more important than grades," she said, laughing.
Tr: Emir, bunu anlamıştı.
En: Emir understood this.
Tr: Ailesi biraz hayal kırıklığına uğramıştı ama Emir'in yüzündeki huzuru görünce, sessiz kaldılar.
En: His family was a bit disappointed, but seeing the calm on Emir’s face, they remained silent.
Tr: Emir, o gün yeni bir şey öğrendi.
En: On that day, Emir learned something new.
Tr: Akademik mükemmeliyetin ötesinde, dostluk ve yardımseverliğin önemini kavradı.
En: Beyond academic excellence, he grasped the importance of friendship and helping others.
Tr: Zeynep ve Leyla ile birlikte, içi rahat, mutlu bir şekilde okuldan ayrıldı.
En: Together with Zeynep and Leyla, he left the school feeling calm and happy.
Tr: Yeniden doğmuş gibiydi, yaz sıcağı bile artık onu sıkmıyordu.
En: He felt reborn, and even the summer heat no longer bothered him.
Tr: Ve böylece, Emir, Leyla ve Zeynep, yaz tatiline doğru adım atarken, hayatta başka değerlerin de olduğunu bilmenin rahatlığıyla gülümseyerek yürüdüler.
En: And so, as Emir, Leyla, and Zeynep stepped towards summer vacation, they walked away smiling, with the comfort of knowing there are other values in life.
Vocabulary Words:
- scorching: yakıyordu
- corridors: koridorlarını
- suffocated: sıkışıyordu
- relaxed: rahat
- pressure: baskı
- advised: tavsiye etti
- mysterious: gizemli
- pleasant: hoş
- alleviate: hafifletebilirdi
- struggling: zorlandığı
- intensive: yoğun
- focus: odaklanacaktı
- preparation: hazırlık
- desperately: çaresiz
- hesitated: duraksadı
- decisively: kararlılıkla
- reviewed: tekrar yaptılar
- glimmer: umut belirdi
- announced: açıklandı
- peace: rahat
- aches: sızladı
- tentatively: tereddütle
- excellence: mükemmeliyet
- values: değerlerin
- schedule: programı
- tension: gerilimi
- struggled: zorlandığını
- crammed: dolup taşıyordu
- corners: köşede
- calm: huzuru
Información
Autor | FluentFiction.org |
Organización | Kameron Kilchrist |
Página web | www.fluentfiction.org |
Etiquetas |
Copyright 2024 - Spreaker Inc. an iHeartMedia Company
Comentarios