Transcrito

From Fear to Friendship: Selim's Chemistry Class Challenge

3 de oct. de 2024 · 16m 21s
From Fear to Friendship: Selim's Chemistry Class Challenge
Capítulos

01 · Main Story

1m 44s

02 · Vocabulary Words

12m 57s

Descripción

Fluent Fiction - Turkish: From Fear to Friendship: Selim's Chemistry Class Challenge Find the full episode transcript, vocabulary words, and more: https://www.fluentfiction.org/from-fear-to-friendship-selims-chemistry-class-challenge/ Story Transcript: Tr: İstanbul Lisesi’ndeki sınıf, kimya dersi...

mostra más
Fluent Fiction - Turkish: From Fear to Friendship: Selim's Chemistry Class Challenge
Find the full episode transcript, vocabulary words, and more:
fluentfiction.org/from-fear-to-friendship-selims-chemistry-class-challenge

Story Transcript:

Tr: İstanbul Lisesi’ndeki sınıf, kimya dersi için heyecanla hazırlanıyordu.
En: The class at İstanbul Lisesi was eagerly preparing for the chemistry lesson.

Tr: Dışarıda sonbahar yaprakları rüzgarda dans ederken, içeride öğrenciler deney tüpleriyle uğraşıyordu.
En: Outside, autumn leaves danced in the wind, while inside, students were busy with test tubes.

Tr: Selim, her zamanki yerinde, ön sırada oturuyordu.
En: Selim was sitting in his usual spot, in the front row.

Tr: Kimyada başarılı olmak zorundaydı çünkü önemli bir burs için yarışacaktı.
En: He had to succeed in chemistry because he would be competing for an important scholarship.

Tr: Ama stres, onun en büyük düşmanıydı.
En: But stress was his biggest enemy.

Tr: Selim'in yanında Ebru oturuyordu.
En: Selim's deskmate, Ebru, was sitting beside him.

Tr: Gözleri, Selim'in üzerindeydi.
En: Her eyes were on Selim.

Tr: Ona görünmeden yardım etmeye çalışıyordu.
En: She was trying to help him without being noticed.

Tr: Selim’in endişelerini hissedebiliyordu.
En: She could feel his anxiety.

Tr: Sınıfın sonunda ise Kerem şakalara devam ediyordu ama aslında kendini beğendirmeye çalışıyordu.
En: At the back of the class, Kerem continued with his jokes but was actually trying to impress.

Tr: “Tamam çocuklar, unutmayın deneyimiz çok önemli,” dedi öğretmen. Deneye başlamaları için işaret verdi.
En: "Alright, kids, don't forget that our experiment is very important," the teacher said, giving the signal to begin the experiment.

Tr: Selim hızlı bir şekilde işe koyuldu.
En: Selim quickly got to work.

Tr: Ama gerginliği ellerinin titremesine neden oluyordu.
En: But his nervousness was causing his hands to tremble.

Tr: Deneyin ortasında aniden Selim’in yüzü soldu ve bir an sonra yere yığıldı.
En: In the middle of the experiment, Selim's face suddenly went pale, and a moment later, he collapsed on the floor.

Tr: Etraf karıştı.
En: Chaos ensued.

Tr: Herkes paniklemişti.
En: Everyone was in a panic.

Tr: Öğretmen hemen yardım çağırdı.
En: The teacher immediately called for help.

Tr: Kerem ve Ebru, Selim'in yanına koştular.
En: Kerem and Ebru rushed to Selim's side.

Tr: Kerem, cesur olmaya çalışırken, "Merak etme, Selim. Biz buradayız," dedi.
En: While trying to be brave, Kerem said, "Don't worry, Selim. We're here."

Tr: Ebru ise Selim’in elini tuttu.
En: Ebru held Selim's hand.

Tr: Sonunda Selim kendine geldi.
En: Finally, Selim came to.

Tr: Gözleri açılırken Ebru'nun endişeli yüzünü gördü.
En: As he opened his eyes, he saw Ebru's worried face.

Tr: "Sen iyi misin?" diye sordu Ebru.
En: "Are you okay?" she asked.

Tr: “Bilmiyorum... Çok stresliyim," diye itiraf etti Selim.
En: "I don't know... I'm very stressed," Selim admitted.

Tr: “Yalnız değilsin,” dedi Ebru kararlılıkla.
En: "You're not alone," Ebru said decisively.

Tr: “Beraber çalışabiliriz. Yardım ederiz.”
En: "We can work together. We'll help you."

Tr: Kerem de gülümsedi.
En: Kerem smiled too.

Tr: "Evet, Ebru haklı. Birlikte daha güçlüyüz."
En: "Yes, Ebru is right. We're stronger together."

Tr: Selim'in içi ısındı.
En: Selim felt warmth inside.

Tr: Yardım almak istememişti ama bunun gücünü görüyordu.
En: He hadn't wanted to ask for help, but he was seeing its strength.

Tr: Sonraki günlerde, Ebru ve Kerem, Selim'le çalışmaya başladılar.
En: In the days that followed, Ebru and Kerem started working with Selim.

Tr: Birlikte geçirdikleri saatler onları daha da yakınlaştırdı.
En: The hours they spent together brought them closer.

Tr: Deneme günü geldiğinde, Selim daha rahattı.
En: When the exam day arrived, Selim was more relaxed.

Tr: Ebru ve Kerem yanındaydı ve bu ona güven veriyordu.
En: Ebru and Kerem were by his side, and that gave him confidence.

Tr: Deney başarılı geçti.
En: The experiment went successfully.

Tr: Selim, Ebru ve Kerem'e teşekkür etti.
En: Selim thanked Ebru and Kerem.

Tr: “Bunu tek başıma yapamazdım,” dedi gülerek.
En: "I couldn't have done this on my own," he said with a smile.

Tr: Bu olay Selim'e önemli bir ders verdi.
En: This incident taught Selim an important lesson.

Tr: Yardım istemek zayıflık değildi.
En: Asking for help wasn't a weakness.

Tr: Aksine, birlikte çalışmak daha güçlü hale getiriyordu.
En: On the contrary, working together made him stronger.

Tr: Şimdi yalnız değildi ve bu onu gerçekten mutlu etmişti.
En: He was no longer alone, and that made him truly happy.

Tr: O andan itibaren, her adımda yanında arkadaşlarının desteği olduğunu biliyordu.
En: From that moment on, he knew he had the support of his friends at every step.

Tr: Koca İstanbul Lisesi, onunla birlikte nefes alıp veriyordu.
En: The entire İstanbul Lisesi was breathing with him.

Tr: Artık başarısızlıktan korkmuyordu; çünkü yalnız değildi.
En: He was no longer afraid of failure because he wasn't alone.


Vocabulary Words:
  • eagerly: heyecanla
  • scholarship: burs
  • tremble: titremek
  • collapse: yığılmak
  • pale: solgun
  • chaos: karışıklık
  • panic: panik
  • signal: işaret
  • anxiety: endişe
  • decisively: kararlılıkla
  • brave: cesur
  • admit: itiraf etmek
  • strength: güç
  • confidence: güven
  • successfully: başarılı bir şekilde
  • incident: olay
  • weakness: zayıflık
  • together: birlikte
  • support: destek
  • nervousness: gerginlik
  • enemy: düşman
  • impress: beğendirmek
  • rush: koşmak
  • worry: endişe etmek
  • relaxed: rahat
  • warmth: iç ısısı
  • attempt: denemek
  • competing: yarışmak
  • closer: daha yakın
  • afraid: korkmuş
mostra menos
Información
Autor FluentFiction.org
Organización Kameron Kilchrist
Página web www.fluentfiction.org
Etiquetas

Parece que no tienes ningún episodio activo

Echa un ojo al catálogo de Spreaker para descubrir nuevos contenidos.

Actual

Portada del podcast

Parece que no tienes ningún episodio en cola

Echa un ojo al catálogo de Spreaker para descubrir nuevos contenidos.

Siguiente

Portada del episodio Portada del episodio

Cuánto silencio hay aquí...

¡Es hora de descubrir nuevos episodios!

Descubre
Tu librería
Busca