Heroic Encounter at the Istanbul Museum: A Life-Saving Moment
Regístrate gratis
Escucha este episodio y muchos más. ¡Disfruta de los mejores podcasts en Spreaker!
Descarga y escucha en cualquier lugar
Descarga tus episodios favoritos y disfrútalos, ¡dondequiera que estés! Regístrate o inicia sesión ahora para acceder a la escucha sin conexión.
Heroic Encounter at the Istanbul Museum: A Life-Saving Moment
Esta transcripción es generada automáticamente. Ten en cuenta que no se garantiza una precisión absoluta.
Capítulos
Descripción
Fluent Fiction - Turkish: Heroic Encounter at the Istanbul Museum: A Life-Saving Moment Find the full episode transcript, vocabulary words, and more: https://www.fluentfiction.org/heroic-encounter-at-the-istanbul-museum-a-life-saving-moment/ Story Transcript: Tr: İstanbul Modern Sanat Müzesi'nde...
mostra másFind the full episode transcript, vocabulary words, and more:
fluentfiction.org/heroic-encounter-at-the-istanbul-museum-a-life-saving-moment
Story Transcript:
Tr: İstanbul Modern Sanat Müzesi'nde yaz günüydü. Müze, geniş cam pencereleri sayesinde güneş ışığıyla doluydu.
En: On a summer day at the Istanbul Museum of Modern Art, the museum was bathed in sunlight thanks to its large glass windows.
Tr: Boğaz'ın ışıldayan manzarası müzeye ayrı bir güzellik katıyordu.
En: The sparkling view of the Bosphorus added a unique beauty to the museum.
Tr: Emre, müzenin derinliklerinde araştırma yapıyordu.
En: Emre was conducting research in the depths of the museum.
Tr: Kendisi sanat tarihi uzmanıydı ve bir sergi üzerindeki araştırmasını tamamlamak istiyordu.
En: He was an art history expert and wanted to complete his research on an exhibition.
Tr: Gözüne hiçbir şeyden kaçmıyordu, her detayı dikkatle inceliyordu.
En: Nothing escaped his notice, as he scrutinized every detail carefully.
Tr: Sonra aniden Emre'nin nefesi kesildi.
En: Suddenly, Emre's breath was cut short.
Tr: Nefes alamıyordu.
En: He couldn't breathe.
Tr: Panikledi.
En: He panicked.
Tr: Cebinden inhalerını çıkardı fakat çalışmıyordu.
En: He took out his inhaler from his pocket, but it wasn't working.
Tr: Gözleri bulanıklaştı.
En: His eyes became blurry.
Tr: Dizlerinin üstüne çöktü.
En: He collapsed onto his knees.
Tr: Tam o sırada Leyla, başka bir galeride dolaşıyordu.
En: At that moment, Leyla was strolling through another gallery.
Tr: İstirahat döneminde olan bir tıp öğrencisiydi. Merakla müzeyi keşfetmek için dışarı çıkmıştı.
En: She was a medical student on a break, exploring the museum out of curiosity.
Tr: Leyla, Emre'nin zorlandığını fark etti.
En: Leyla noticed that Emre was struggling.
Tr: Çaresizce yardım çağırıyordu fakat ses çıkmıyordu.
En: He was desperately trying to call for help, but no sound came out.
Tr: Hemen koştu.
En: She ran over immediately.
Tr: "Merhaba? Yardım edebilirim mi?" diye sordu.
En: "Hello? Can I help?" she asked.
Tr: Emre'nin yüzü kızarmıştı ve gözlerinde korku vardı.
En: Emre's face was flushed, and there was fear in his eyes.
Tr: Leyla onun bir astım krizi geçirdiğini anlamıştı.
En: Leyla realized he was having an asthma attack.
Tr: Hızlıca düşünmeye başladı.
En: She began to think quickly.
Tr: "Yanınızda başka inhaler var mı?" diye sordu Leyla.
En: "Do you have another inhaler with you?" Leyla asked.
Tr: Emre başını sallayarak hayır dedi.
En: Emre shook his head, indicating no.
Tr: Leyla paniğe kapılmadan çantasını karıştırdı.
En: Leyla rummaged through her bag without panicking.
Tr: İlk yardım eğitimi almıştı fakat burada malzemeleri yoktu.
En: She had received first aid training, but she didn't have any supplies with her here.
Tr: Emre'nin nefesi gittikçe zayıflıyordu.
En: Emre's breathing became weaker.
Tr: Leyla sakin kalmalıydı.
En: Leyla had to stay calm.
Tr: "Hadi, konsantre ol," diye kendi kendine konuştu.
En: "Come on, concentrate," she said to herself.
Tr: Emre'yi yere yatırdı, sırtını dikleştirdi.
En: She laid Emre down and straightened his back.
Tr: "Derin nefes al, kontrollü nefes ver," diye tekrarladı.
En: "Take a deep breath, exhale slowly," she repeated.
Tr: Emre gözlerini yumdu, Leyla'nın talimatlarına uymaya çalıştı.
En: Emre closed his eyes and tried to follow Leyla's instructions.
Tr: Hastane çağırmaları gerekiyordu fakat bu kriz kontrol altına alınmalıydı.
En: They needed to call a hospital, but first, they had to get this crisis under control.
Tr: Bir süre sonra Emre'nin nefesi yavaş yavaş düzeldi.
En: After a while, Emre's breathing gradually improved.
Tr: Gözlerini açtı ve Leyla'ya baktı.
En: He opened his eyes and looked at Leyla.
Tr: Gözlerinde teşekkür vardı.
En: There was gratitude in his eyes.
Tr: Leyla derin bir nefes aldı, şimdi kendisi de daha rahatlamıştı.
En: Leyla took a deep breath; she also felt more at ease now.
Tr: Emre'ye gülümsedi.
En: She smiled at Emre.
Tr: "Senin iyi olduğunu görmek güzel," dedi.
En: "It's good to see you're okay," she said.
Tr: Biraz dinlendikten sonra Emre, Leyla'ya araştırmasını anlattı.
En: After resting for a bit, Emre told Leyla about his research.
Tr: Birlikte sergiyi gezdiler ve Emre çalışmalarını Leyla'ya gösterdi.
En: They toured the exhibition together, and Emre showed his work to Leyla.
Tr: Leyla da Emre'ye tıp öğrencisi olduğunu anlattı ve krizi nasıl yönettiğini paylaştı.
En: Leyla shared that she was a medical student and explained how she managed the crisis.
Tr: İkisi de birbirine minnettar kaldı.
En: They both remained grateful to each other.
Tr: Olayın ardından Emre, insanlardan yardım almanın önemini anladı.
En: After the incident, Emre understood the importance of seeking help from others.
Tr: Leyla ise acil durumlarda daha özgüvenli hissediyordu.
En: Leyla felt more confident in emergency situations.
Tr: Bu deneyim her ikisi için de unutulmazdı.
En: This experience was unforgettable for both of them.
Tr: Yazın sıcağında, o modern müzede, sadece sanat değil, insan ilişkileri de hayat bulmuştu.
En: In the heat of summer, at that modern museum, not only art but human relationships also came to life.
Vocabulary Words:
- bathed: doluydu
- sparkling: ışıldayan
- unique: ayrı
- research: araştırma
- depths: derinliklerinde
- escaped: kaçmıyordu
- scrutinized: inceliyordu
- panicked: panikledi
- inhaler: inhaler
- blurry: bulanıklaştı
- collapsed: çöktü
- strolling: dolaşıyordu
- desperately: çaresizce
- flushed: kızarmıştı
- bag: çanta
- supplies: malzemeler
- calm: sakin
- concentrate: konsantre
- straightened: dikleştirdi
- exhale: kontrollü nefes ver
- gradually: yavaş yavaş
- crisis: kriz
- gratitude: teşekkür
- confidence: özgüven
- emergency: acil durum
- incident: olay
- unforgettable: unutulmaz
- medical: tıp
- relationships: ilişkileri
- sunlight: güneş ışığı
Información
Autor | FluentFiction.org |
Organización | Kameron Kilchrist |
Página web | www.fluentfiction.org |
Etiquetas |
Copyright 2024 - Spreaker Inc. an iHeartMedia Company