Transcrito

Heroic Encounter at the Istanbul Museum: A Life-Saving Moment

20 de jul. de 2024 · 17m 3s
Heroic Encounter at the Istanbul Museum: A Life-Saving Moment
Capítulos

01 · Main Story

1m 41s

02 · Vocabulary Words

13m 14s

Descripción

Fluent Fiction - Turkish: Heroic Encounter at the Istanbul Museum: A Life-Saving Moment Find the full episode transcript, vocabulary words, and more: https://www.fluentfiction.org/heroic-encounter-at-the-istanbul-museum-a-life-saving-moment/ Story Transcript: Tr: İstanbul Modern Sanat Müzesi'nde...

mostra más
Fluent Fiction - Turkish: Heroic Encounter at the Istanbul Museum: A Life-Saving Moment
Find the full episode transcript, vocabulary words, and more:
fluentfiction.org/heroic-encounter-at-the-istanbul-museum-a-life-saving-moment

Story Transcript:

Tr: İstanbul Modern Sanat Müzesi'nde yaz günüydü. Müze, geniş cam pencereleri sayesinde güneş ışığıyla doluydu.
En: On a summer day at the Istanbul Museum of Modern Art, the museum was bathed in sunlight thanks to its large glass windows.

Tr: Boğaz'ın ışıldayan manzarası müzeye ayrı bir güzellik katıyordu.
En: The sparkling view of the Bosphorus added a unique beauty to the museum.

Tr: Emre, müzenin derinliklerinde araştırma yapıyordu.
En: Emre was conducting research in the depths of the museum.

Tr: Kendisi sanat tarihi uzmanıydı ve bir sergi üzerindeki araştırmasını tamamlamak istiyordu.
En: He was an art history expert and wanted to complete his research on an exhibition.

Tr: Gözüne hiçbir şeyden kaçmıyordu, her detayı dikkatle inceliyordu.
En: Nothing escaped his notice, as he scrutinized every detail carefully.

Tr: Sonra aniden Emre'nin nefesi kesildi.
En: Suddenly, Emre's breath was cut short.

Tr: Nefes alamıyordu.
En: He couldn't breathe.

Tr: Panikledi.
En: He panicked.

Tr: Cebinden inhalerını çıkardı fakat çalışmıyordu.
En: He took out his inhaler from his pocket, but it wasn't working.

Tr: Gözleri bulanıklaştı.
En: His eyes became blurry.

Tr: Dizlerinin üstüne çöktü.
En: He collapsed onto his knees.

Tr: Tam o sırada Leyla, başka bir galeride dolaşıyordu.
En: At that moment, Leyla was strolling through another gallery.

Tr: İstirahat döneminde olan bir tıp öğrencisiydi. Merakla müzeyi keşfetmek için dışarı çıkmıştı.
En: She was a medical student on a break, exploring the museum out of curiosity.

Tr: Leyla, Emre'nin zorlandığını fark etti.
En: Leyla noticed that Emre was struggling.

Tr: Çaresizce yardım çağırıyordu fakat ses çıkmıyordu.
En: He was desperately trying to call for help, but no sound came out.

Tr: Hemen koştu.
En: She ran over immediately.

Tr: "Merhaba? Yardım edebilirim mi?" diye sordu.
En: "Hello? Can I help?" she asked.

Tr: Emre'nin yüzü kızarmıştı ve gözlerinde korku vardı.
En: Emre's face was flushed, and there was fear in his eyes.

Tr: Leyla onun bir astım krizi geçirdiğini anlamıştı.
En: Leyla realized he was having an asthma attack.

Tr: Hızlıca düşünmeye başladı.
En: She began to think quickly.

Tr: "Yanınızda başka inhaler var mı?" diye sordu Leyla.
En: "Do you have another inhaler with you?" Leyla asked.

Tr: Emre başını sallayarak hayır dedi.
En: Emre shook his head, indicating no.

Tr: Leyla paniğe kapılmadan çantasını karıştırdı.
En: Leyla rummaged through her bag without panicking.

Tr: İlk yardım eğitimi almıştı fakat burada malzemeleri yoktu.
En: She had received first aid training, but she didn't have any supplies with her here.

Tr: Emre'nin nefesi gittikçe zayıflıyordu.
En: Emre's breathing became weaker.

Tr: Leyla sakin kalmalıydı.
En: Leyla had to stay calm.

Tr: "Hadi, konsantre ol," diye kendi kendine konuştu.
En: "Come on, concentrate," she said to herself.

Tr: Emre'yi yere yatırdı, sırtını dikleştirdi.
En: She laid Emre down and straightened his back.

Tr: "Derin nefes al, kontrollü nefes ver," diye tekrarladı.
En: "Take a deep breath, exhale slowly," she repeated.

Tr: Emre gözlerini yumdu, Leyla'nın talimatlarına uymaya çalıştı.
En: Emre closed his eyes and tried to follow Leyla's instructions.

Tr: Hastane çağırmaları gerekiyordu fakat bu kriz kontrol altına alınmalıydı.
En: They needed to call a hospital, but first, they had to get this crisis under control.

Tr: Bir süre sonra Emre'nin nefesi yavaş yavaş düzeldi.
En: After a while, Emre's breathing gradually improved.

Tr: Gözlerini açtı ve Leyla'ya baktı.
En: He opened his eyes and looked at Leyla.

Tr: Gözlerinde teşekkür vardı.
En: There was gratitude in his eyes.

Tr: Leyla derin bir nefes aldı, şimdi kendisi de daha rahatlamıştı.
En: Leyla took a deep breath; she also felt more at ease now.

Tr: Emre'ye gülümsedi.
En: She smiled at Emre.

Tr: "Senin iyi olduğunu görmek güzel," dedi.
En: "It's good to see you're okay," she said.

Tr: Biraz dinlendikten sonra Emre, Leyla'ya araştırmasını anlattı.
En: After resting for a bit, Emre told Leyla about his research.

Tr: Birlikte sergiyi gezdiler ve Emre çalışmalarını Leyla'ya gösterdi.
En: They toured the exhibition together, and Emre showed his work to Leyla.

Tr: Leyla da Emre'ye tıp öğrencisi olduğunu anlattı ve krizi nasıl yönettiğini paylaştı.
En: Leyla shared that she was a medical student and explained how she managed the crisis.

Tr: İkisi de birbirine minnettar kaldı.
En: They both remained grateful to each other.

Tr: Olayın ardından Emre, insanlardan yardım almanın önemini anladı.
En: After the incident, Emre understood the importance of seeking help from others.

Tr: Leyla ise acil durumlarda daha özgüvenli hissediyordu.
En: Leyla felt more confident in emergency situations.

Tr: Bu deneyim her ikisi için de unutulmazdı.
En: This experience was unforgettable for both of them.

Tr: Yazın sıcağında, o modern müzede, sadece sanat değil, insan ilişkileri de hayat bulmuştu.
En: In the heat of summer, at that modern museum, not only art but human relationships also came to life.


Vocabulary Words:
  • bathed: doluydu
  • sparkling: ışıldayan
  • unique: ayrı
  • research: araştırma
  • depths: derinliklerinde
  • escaped: kaçmıyordu
  • scrutinized: inceliyordu
  • panicked: panikledi
  • inhaler: inhaler
  • blurry: bulanıklaştı
  • collapsed: çöktü
  • strolling: dolaşıyordu
  • desperately: çaresizce
  • flushed: kızarmıştı
  • bag: çanta
  • supplies: malzemeler
  • calm: sakin
  • concentrate: konsantre
  • straightened: dikleştirdi
  • exhale: kontrollü nefes ver
  • gradually: yavaş yavaş
  • crisis: kriz
  • gratitude: teşekkür
  • confidence: özgüven
  • emergency: acil durum
  • incident: olay
  • unforgettable: unutulmaz
  • medical: tıp
  • relationships: ilişkileri
  • sunlight: güneş ışığı
mostra menos
Información
Autor FluentFiction.org
Organización Kameron Kilchrist
Página web www.fluentfiction.org
Etiquetas

Parece que no tienes ningún episodio activo

Echa un ojo al catálogo de Spreaker para descubrir nuevos contenidos.

Actual

Portada del podcast

Parece que no tienes ningún episodio en cola

Echa un ojo al catálogo de Spreaker para descubrir nuevos contenidos.

Siguiente

Portada del episodio Portada del episodio

Cuánto silencio hay aquí...

¡Es hora de descubrir nuevos episodios!

Descubre
Tu librería
Busca