Love Blossoms at the Grand Bazaar: Yasemin's Istanbul Adventure
Descarga y escucha en cualquier lugar
Descarga tus episodios favoritos y disfrútalos, ¡dondequiera que estés! Regístrate o inicia sesión ahora para acceder a la escucha sin conexión.
Love Blossoms at the Grand Bazaar: Yasemin's Istanbul Adventure
Esta transcripción es generada automáticamente. Ten en cuenta que no se garantiza una precisión absoluta.
Capítulos
Descripción
Fluent Fiction - Turkish: Love Blossoms at the Grand Bazaar: Yasemin's Istanbul Adventure Find the full episode transcript, vocabulary words, and more: https://www.fluentfiction.org/love-blossoms-at-the-grand-bazaar-yasemins-istanbul-adventure/ Story Transcript: Tr: Yasemin yaz tatilinde İstanbul’a...
mostra másFind the full episode transcript, vocabulary words, and more:
fluentfiction.org/love-blossoms-at-the-grand-bazaar-yasemins-istanbul-adventure
Story Transcript:
Tr: Yasemin yaz tatilinde İstanbul’a geldi.
En: Yasemin arrived in Istanbul for her summer vacation.
Tr: Onun ilk durağı Kapalıçarşı idi.
En: Her first stop was the Grand Bazaar.
Tr: Çarşı büyük, kalabalık ve renkliydi.
En: The bazaar was large, crowded, and colorful.
Tr: Her yerde insanlar vardı.
En: There were people everywhere.
Tr: Baharatların, kumaşların ve takıların kokusu etrafta yayıldı.
En: The scents of spices, fabrics, and jewelry filled the air.
Tr: Bugün Kurban Bayramı’ydı ve çarşı coşkuluydu.
En: It was Eid al-Adha today, and the bazaar was lively.
Tr: Yasemin özel bir hediye arıyordu.
En: Yasemin was searching for a special gift.
Tr: Çarşıyı gezerken gözüne küçük, el yapımı, mavi bir vazo takıldı.
En: As she strolled through the bazaar, a small, handmade, blue vase caught her eye.
Tr: Tam vazo için elini uzatırken başka bir el aynı vazoya dokundu.
En: Just as she reached out for the vase, another hand touched it at the same time.
Tr: El sahibi genç ve sempatik bir adamdı.
En: The hand belonged to a young and friendly man.
Tr: “Affedersiniz,” dedi Yasemin, “Bu vazoyu almak istiyordum.”
En: “Excuse me,” Yasemin said, “I wanted to buy this vase.”
Tr: Emre gülümsedi. “Ben de öyle,” dedi. “Ama sizi rahatsız etmek istemem.”
En: Emre smiled. “So did I,” he said. “But I don’t want to bother you.”
Tr: Yasemin telaşlıydı. Uçağı birkaç saat sonra kalkacaktı.
En: Yasemin was in a hurry. Her flight was departing in a few hours.
Tr: Ancak Emre’nin nazik tavrı onu duraklattı.
En: However, Emre’s polite demeanor made her pause.
Tr: “Benim adım Emre,” dedi genç adam. “Babamın dükkanında çalışıyorum. Size Kapalıçarşı’nın gizli köşelerini göstermek isterim.”
En: “My name is Emre,” the young man said. “I work at my father’s shop. I would like to show you the hidden corners of the Grand Bazaar.”
Tr: Yasemin teklifi düşündü. Çok vakti yoktu ama böyle bir fırsat bir kez gelirdi.
En: Yasemin thought about the offer. She didn’t have much time, but such an opportunity comes but once.
Tr: “Peki, kabul ediyorum,” dedi.
En: “Alright, I accept,” she said.
Tr: Emre, Yasemin’i dar, kalabalık yollardan geçirdi.
En: Emre led Yasemin through narrow, crowded paths.
Tr: Onu daha az bilinen, sakin bir bölüme getirdi.
En: He brought her to a quieter, less-known section.
Tr: Burada eski kitaplar, antika eşyalar ve el yapımı objeler vardı.
En: There were old books, antique items, and handmade objects here.
Tr: Emre her bir objenin hikayesini anlatıyordu.
En: Emre was telling the story behind each item.
Tr: “Bu eski kilim, Anadolu’dan,” dedi. “Her desenin bir anlamı var.”
En: “This old rug is from Anatolia,” he said. “Every pattern has a meaning.”
Tr: Yasemin hayranlıkla dinledi. Emre’nin kültürüne olan tutkusu onu çok etkiledi.
En: Yasemin listened in admiration. Emre’s passion for his culture impressed her greatly.
Tr: Saatlerin nasıl geçtiğini anlamadılar.
En: They didn't realize how quickly the hours passed.
Tr: Hediye vazoyu unutmuşlardı bile.
En: They had forgotten all about the gift vase.
Tr: Sonunda Yasemin, “Emre, sizinle konuşmak çok güzeldi. Ama artık gitmem gerekiyor,” dedi.
En: Finally, Yasemin said, “Emre, it was wonderful talking with you. But now I have to go.”
Tr: Emre üzgün ama umutluydu. “Yasemin, sizi bir daha görmek isterim. İstanbul’a tekrar gelir misiniz?” diye sordu.
En: Emre was sad but hopeful. “Yasemin, I’d like to see you again. Will you come to Istanbul again?” he asked.
Tr: Yasemin gülümsedi. “Elbette,” dedi. “Size telefon numaramı vereyim.”
En: Yasemin smiled. “Of course,” she said. “Let me give you my phone number.”
Tr: Veda ettiklerinde ikisi de mutlu ve umutluydu.
En: When they said goodbye, both were happy and hopeful.
Tr: Yasemin, Emre’nin anlattığı kilimi aldı.
En: Yasemin bought the rug Emre had mentioned.
Tr: O kilim artık sadece bir eşya değil, güzel bir anıydı.
En: That rug was no longer just an object; it was a beautiful memory.
Tr: Yasemin, İstanbul’dan çok değerli bir hediye ile döndü.
En: Yasemin returned from Istanbul with a very precious gift.
Tr: Bu hediye sadece bir kilim değil, aynı zamanda Emre ile tanışma anısıydı.
En: This gift was not just a rug but also the memory of meeting Emre.
Tr: Emre ise artık çarşıyı farklı bir gözle görüyordu.
En: As for Emre, he now viewed the bazaar through different eyes.
Tr: Her müşteri sadece bir müşteri değil, potansiyel bir arkadaş veya belki de bir aşk olabilirdi.
En: Every customer was not just a customer but a potential friend or perhaps a love.
Tr: Birbirlerine söz verdikleri gibi, tekrar buluştular ve güzel bir ilişki kurdular.
En: As they had promised each other, they met again and built a beautiful relationship.
Tr: Yasemin ve Emre’nin hayatları bu rastlantı ile değişti.
En: Yasemin and Emre's lives changed with this encounter.
Tr: Kapalıçarşı onlar için sadece alışveriş yapılan bir yer değil, özel bir anının başladığı yer oldu.
En: For them, the Grand Bazaar was not just a place for shopping but where a special memory began.
Vocabulary Words:
- vacation: tatil
- bazaar: çarşı
- crowded: kalabalık
- scents: kokular
- spices: baharatlar
- fabrics: kumaşlar
- jewelry: takılar
- departing: kalkacak
- opportunity: fırsat
- narrow: dar
- quieter: sakin
- antique: antika
- rug: kilim
- pattern: desen
- admiration: hayranlık
- departing: kalkacaktı
- demeanor: tavır
- hidden: gizli
- path: yol
- shop: dükkan
- section: bölüm
- object: obje
- wonderful: harika
- polite: nazik
- gift: hediye
- encounter: karşılaşma
- precious: değerli
- memory: anı
- viewed: gördü
- potential: potansiyel
Información
Autor | FluentFiction.org |
Organización | Kameron Kilchrist |
Página web | www.fluentfiction.org |
Etiquetas |
Copyright 2024 - Spreaker Inc. an iHeartMedia Company