Transcrito

Pamukkale's Magic: A Journey of Inspiration and Connection

2 de sep. de 2024 · 17m 26s
Pamukkale's Magic: A Journey of Inspiration and Connection
Capítulos

01 · Main Story

1m 44s

02 · Vocabulary Words

13m 29s

Descripción

Fluent Fiction - Turkish: Pamukkale's Magic: A Journey of Inspiration and Connection Find the full episode transcript, vocabulary words, and more: https://www.fluentfiction.org/pamukkales-magic-a-journey-of-inspiration-and-connection/ Story Transcript: Tr: Pamukkale'nin beyaz traverten terasları, altın...

mostra más
Fluent Fiction - Turkish: Pamukkale's Magic: A Journey of Inspiration and Connection
Find the full episode transcript, vocabulary words, and more:
fluentfiction.org/pamukkales-magic-a-journey-of-inspiration-and-connection

Story Transcript:

Tr: Pamukkale'nin beyaz traverten terasları, altın sarısı yaprakların döküldüğü sonbahar havasında parıldıyordu.
En: The white travertine terraces of Pamukkale shimmered in the autumn air with golden leaves falling around them.

Tr: Gökyüzü açık ve maviydi.
En: The sky was clear and blue.

Tr: Antik Hierapolis kalıntıları, tarihi derinliğiyle manzarayı daha da zenginleştiriyordu.
En: The ancient ruins of Hierapolis added a rich historical depth to the scenery.

Tr: Selim, bu eşsiz güzelliği görmek ve hissetmek için sabırsızlanıyordu.
En: Selim was eager to see and feel this unique beauty.

Tr: Seyahat blogu için malzeme topluyordu ama aynı zamanda yeni romanı için de ilham peşindeydi.
En: He was gathering material for his travel blog but was also seeking inspiration for his new novel.

Tr: Ancak kelimeler bir türlü aklında birleşmiyordu.
En: Yet, the words wouldn’t quite come together in his mind.

Tr: Nazlı ise ellerinde kamerasıyla, bu doğal güzellikleri ölümsüzleştirmek istiyordu.
En: Nazlı, on the other hand, wanted to immortalize this natural beauty with her camera.

Tr: Fakat turist kalabalığı onu rahatsız ediyordu, fotoğraflarına gerçek bir duygu katmakta zorlanıyordu.
En: However, the crowds of tourists bothered her, making it difficult to infuse real emotion into her photos.

Tr: Daha anlamlı bir bağlantı arzuluyordu, kültürel kökenlerine dair daha derin bir his yakalamak istiyordu.
En: She longed for a more meaningful connection, a deeper sense of her cultural roots.

Tr: Rehberli tur bitiminde Selim, biraz soluklanmak için dalların gölgesine çekildi.
En: After the guided tour ended, Selim retreated into the shade of the trees for a breather.

Tr: Aniden, gözleri aşağıda fotoğraf makinesiyle uğraşan Nazlı'ya takıldı.
En: Suddenly, his eyes caught sight of Nazlı, fiddling with her camera below.

Tr: O an, bir karar verdi.
En: In that moment, he made a decision.

Tr: "Biraz yalnız kalmalıyım," diye düşündü ve cihazlarını alıp kalabalıktan uzaklaşarak yeni bir yol keşfetmeye karar verdi.
En: "I need to be alone for a bit," he thought, and decided to take his equipment and explore a new path away from the crowd.

Tr: Nazlı ise sonunda turların dağılmasını bekledi.
En: Nazlı, meanwhile, finally waited for the tours to disperse.

Tr: İnsanların arasında kaybolmak yerine geç bir karar verip, onun gibi fotoğraf sever birilerinin arasında yeni bir bakış açısı bulabileceğini düşündü.
En: Instead of getting lost among the people, she made a late decision that she could find a new perspective among fellow photography enthusiasts.

Tr: O an, Selim'in yanına oturduğu terasta göz göze geldiler.
En: At that moment, on the terrace where Selim was sitting, their eyes met.

Tr: Nazlı'nın meraklı bakışları Selim'i cesaretlendirdi.
En: Nazlı's curious gaze encouraged Selim.

Tr: "Merhaba," dedi Selim gülümseyerek.
En: "Hello," Selim said with a smile.

Tr: "Burada tam olarak ne arıyorsun?"
En: "What exactly are you looking for here?"

Tr: "Harika bir fotoğraf," dedi Nazlı, hafif bir gülümseme ile.
En: "A great photo," Nazlı replied with a slight smile.

Tr: “Ama daha da önemlisi, bu güzelliğin ardındaki hikayeleri."
En: “But more importantly, the stories behind this beauty."

Tr: Saatlerce travertenlerin üstündeki teraslarda oturup konuşurken, Selim ve Nazlı birçok hikaye paylaştı.
En: As they sat on the terraces above the travertines for hours, Selim and Nazlı shared many stories.

Tr: Pamukkale'nin beyaz taşlarına vuran batı güneşi, konuşmalarına sıcaklık kattı.
En: The setting sun on the white stones of Pamukkale added warmth to their conversation.

Tr: Selim, Nazlı'nın fotoğraflarının içindeki hikayelerin gücünü fark etti.
En: Selim realized the power of the stories within Nazlı's photographs.

Tr: Nazlı ise Selim'in tarihi olayları nasıl derinlemesine araştırdığını gördü.
En: Meanwhile, Nazlı saw how deeply Selim researched historical events.

Tr: İkisi de bulmak istedikleri ilhamı diğerinin bakış açısında bulmuşlardı.
En: Both found the inspiration they were seeking in the other's perspective.

Tr: Selim, Nazlı ile yaşadığı bu karşılaşmayı romanına dahil etmek istedi.
En: Selim wanted to include this encounter with Nazlı in his novel.

Tr: Nazlı da Selim'in gözlem gücü sayesinde aradığı o mükemmel kareyi yakaladı.
En: Nazlı, thanks to Selim's observational insight, captured the perfect shot she was searching for.

Tr: Veda ederken birbirlerine telefon numaralarını verdiler.
En: As they said goodbye, they exchanged phone numbers.

Tr: Bu ilk buluşmanın ardından Pamukkale'nin büyüleyici atmosferi, ikiliyi hem profesyonel olarak hem de kişisel olarak birbirine bağladı.
En: Following this first meeting, the enchanting atmosphere of Pamukkale connected the two both professionally and personally.

Tr: Selim, yazdığı romana daha fazla güven duymaya başladı ve farklılıklara açık olmanın ne kadar önemli olduğunu anladı.
En: Selim began to feel more confident in the novel he was writing and understood the importance of being open to differences.

Tr: Nazlı ise artık bir kareyi yakalamaktan daha fazlasını yapmayı, o anı yaşamayı öğrendi.
En: Nazlı learned that it was more than just capturing a shot; it was about experiencing the moment.

Tr: Ve böylece Pamukkale'nin ihtişamı sadece tarih kitaplarında değil, iki gencin hayatında da yeni bir sayfa açmış oldu.
En: And so, the grandeur of Pamukkale opened a new chapter not only in history books but also in the lives of two young people.


Vocabulary Words:
  • travertine: traverten
  • shimmered: parıldıyordu
  • autumn: sonbahar
  • ruins: kalıntıları
  • historical: tarihi
  • eager: sabırsızlanıyordu
  • immortalize: ölümsüzleştirmek
  • bothered: rahatsız ediyordu
  • infuse: katmakta
  • meaningful: anlamlı
  • guided tour: rehberli tur
  • retreated: çekildi
  • fiddling: uğraşan
  • equipment: cihazlarını
  • disperse: dağılmasını
  • perspective: bakış açısı
  • engagement: bağlantı
  • encouraged: cesaretlendirdi
  • enthusiasts: sever birileri
  • capture: yakalamak
  • observational: gözlem
  • confidence: güven
  • enchantment: büyüleyici
  • encounter: karşılaşma
  • inspiration: ilham
  • scenario: manzara
  • historical depth: tarihi derinlik
  • gaze: bakışları
  • novel: roman
  • exchange: verdiler
mostra menos
Información
Autor FluentFiction.org
Organización Kameron Kilchrist
Página web www.fluentfiction.org
Etiquetas

Parece que no tienes ningún episodio activo

Echa un ojo al catálogo de Spreaker para descubrir nuevos contenidos.

Actual

Portada del podcast

Parece que no tienes ningún episodio en cola

Echa un ojo al catálogo de Spreaker para descubrir nuevos contenidos.

Siguiente

Portada del episodio Portada del episodio

Cuánto silencio hay aquí...

¡Es hora de descubrir nuevos episodios!

Descubre
Tu librería
Busca