Transcrito

Unveiling Secrets: Treasure Hunt in the Grand Bazaar

21 de may. de 2024 · 18m 50s
Unveiling Secrets: Treasure Hunt in the Grand Bazaar
Capítulos

01 · Main Story

1m 45s

02 · Vocabulary Words

15m 11s

Descripción

Fluent Fiction - Turkish: Unveiling Secrets: Treasure Hunt in the Grand Bazaar Find the full episode transcript, vocabulary words, and more: https://www.fluentfiction.org/unveiling-secrets-treasure-hunt-in-the-grand-bazaar/ Story Transcript: Tr: Kapalıçarşı'nın serin koridorları dar ve...

mostra más
Fluent Fiction - Turkish: Unveiling Secrets: Treasure Hunt in the Grand Bazaar
Find the full episode transcript, vocabulary words, and more:
fluentfiction.org/unveiling-secrets-treasure-hunt-in-the-grand-bazaar

Story Transcript:

Tr: Kapalıçarşı'nın serin koridorları dar ve karanlıktı.
En: The cool corridors of the Grand Bazaar were narrow and dark.

Tr: Hareketli alışveriş sesleri yankılanıyordu.
En: The lively sounds of shopping echoed.

Tr: Mehmet ve Elif, eski bir harita bulmuşlardı.
En: Mehmet and Elif had found an old map.

Tr: Bu harita bir hazineye giden yolu gösteriyordu.
En: This map showed the way to a treasure.

Tr: Haritayı, Kapalıçarşı’daki eski dükkânların birinin arkasında bulmuşlardı.
En: They had found the map behind one of the old shops in the Grand Bazaar.

Tr: Mehmet, haritayı dikkatlice inceledi.
En: Mehmet examined the map carefully.

Tr: "Burası yakınlarda bir yer olmalı," dedi.
En: "This place must be somewhere nearby," he said.

Tr: Elif merakla haritaya baktı.
En: Elif looked at the map with curiosity.

Tr: "Ama burada çok eski semboller var. Anlamamız zor olabilir." dedi.
En: "But there are very old symbols here. It might be hard to understand them," she said.

Tr: İkisi birlikte haritadaki sembolleri çözmeye çalıştı.
En: Together, they tried to decipher the symbols on the map.

Tr: "Bak burada bir kilit sembolü var," dedi Mehmet.
En: "Look, there’s a lock symbol here," said Mehmet.

Tr: "Gizli bir kapı olabilir mi?" diye sordu Elif.
En: "Could it be a hidden door?" asked Elif.

Tr: Mehmet başını salladı.
En: Mehmet nodded.

Tr: "Belki de eski bir dükkanın arkasında gizli bir giriş vardır," diye düşündü Mehmet.
En: "Maybe there is a secret entrance behind an old shop," Mehmet thought.

Tr: Onlar sembolleri çözmeye çalışırken, birden bir gölge hareket etti.
En: As they were trying to solve the symbols, suddenly a shadow moved.

Tr: Elif fark etti.
En: Elif noticed it.

Tr: "Bizi izliyorlar mı?" diye fısıldadı.
En: "Are we being watched?" she whispered.

Tr: Mehmet de tedirgin oldu.
En: Mehmet became uneasy too.

Tr: Hızlıca çevrelerini kontrol ettiler.
En: They quickly checked their surroundings.

Tr: Kimseyi göremediler.
En: They couldn’t see anyone.

Tr: Mehmet ve Elif, haritayı takip etmeye karar verdiler.
En: Mehmet and Elif decided to follow the map.

Tr: Birlikte Kapalıçarşı'nın labirent gibi sokaklarında ilerlediler.
En: Together, they advanced through the labyrinth-like streets of the Grand Bazaar.

Tr: Harita, onları eski ve terkedilmiş bir dükkana götürdü.
En: The map led them to an old and abandoned shop.

Tr: Kapıda eski, paslı bir kilit vardı.
En: There was an old, rusty lock on the door.

Tr: Mehmet kilidi çözmek için haritayı tekrar inceledi.
En: Mehmet examined the map again to unlock the lock.

Tr: "Buradaki semboller kilidi açmanın yolunu gösteriyor olabilir," dedi.
En: "The symbols here might show the way to open the lock," he said.

Tr: Elif dikkatle sembolleri takip etti ve kilitteki küçük düğmeleri doğru sırayla bastı.
En: Elif carefully followed the symbols and pressed the small buttons on the lock in the right order.

Tr: Kilit tıkırdadı ve açıldı.
En: The lock clicked and opened.

Tr: Mehmet kapıyı iterek açtı ve içeri baktılar.
En: Mehmet pushed the door open and they looked inside.

Tr: Gözleri karanlığa alıştığında, eski merdivenleri gördüler.
En: As their eyes adjusted to the darkness, they saw old stairs.

Tr: Merdivenlerden aşağıya inmek çok korkutucuydu ama hazineye ulaşmaları gerekiyordu.
En: Descending the stairs was very frightening, but they needed to reach the treasure.

Tr: Merdivenlerin sonunda büyük bir oda vardı.
En: At the bottom of the stairs, there was a large room.

Tr: Odanın ortasında eski bir sandık duruyordu.
En: In the middle of the room stood an old chest.

Tr: Mehmet ve Elif, sandığa doğru adım attılar.
En: Mehmet and Elif stepped towards the chest.

Tr: Sandığı açtılar ve gözleri parladı.
En: They opened it, and their eyes sparkled.

Tr: İçerisi altınlar ve mücevherlerle doluydu.
En: Inside, it was filled with gold and jewels.

Tr: Haritanın sonunda onları gerçek bir hazineye götürdüğünü anlamışlardı.
En: They realized that the map had led them to a real treasure.

Tr: Tam o sırada bir ses duydular.
En: Just then, they heard a voice.

Tr: "Ne yapıyorsunuz burada?" diye bağırdı tedirgin bir ses.
En: "What are you doing here?" a nervous voice shouted.

Tr: Mehmet ve Elif hızla döndüler ve onları takip eden gölgeyi gördüler.
En: Mehmet and Elif quickly turned around and saw the shadow that had been following them.

Tr: Eski bir koruyucu olduğunu anladılar.
En: They realized he was an old guardian.

Tr: "Biz sadece haritayı takip ediyorduk," dedi Mehmet.
En: "We were just following the map," Mehmet said.

Tr: Koruyucu gülümseyerek, "Hazineyi bulmayı başardınız," dedi.
En: The guardian smiled, "You have managed to find the treasure," he said.

Tr: "Ama onu korumanız gerekiyor. Yanlış ellere geçmemeli."
En: "But you must protect it. It should not fall into the wrong hands."

Tr: Mehmet ve Elif, hazineyi dikkatlice saklamaya karar verdiler.
En: Mehmet and Elif decided to carefully hide the treasure.

Tr: Onu güvenli bir yere taşıdılar ve koruyucunun yardımıyla gizlediler.
En: They moved it to a safe place and hid it with the guardian’s help.

Tr: Kapalıçarşı'nın derinliklerinde bir sır daha saklandığını biliyorlardı, ama artık bu sırrı koruyacaklardı.
En: They knew that another secret was hidden in the depths of the Grand Bazaar, but they would now protect this secret.

Tr: Sonunda, Mehmet ve Elif, bu heyecanlı maceradan bir ders çıkardılar.
En: In the end, Mehmet and Elif learned a lesson from this exciting adventure.

Tr: Gizemler ve sırlar, güvenlik ve akıl ile korunmalıdır.
En: Mysteries and secrets must be protected with caution and wisdom.

Tr: Ve bazen, hazineye ulaşmak için cesaret ve dostluk yeterlidir.
En: And sometimes, courage and friendship are enough to reach the treasure.

Tr: Kapalıçarşı'dan çıktıklarında, içlerinde bir huzur vardı.
En: When they emerged from the Grand Bazaar, they felt a sense of peace inside.

Tr: Artık büyük bir sırrın koruyucularıydılar ve bunu en iyi şekilde yapacaklarına emindiler.
En: They were now the guardians of a great secret, and they were confident that they would safeguard it in the best way possible.


Vocabulary Words:
  • corridors: koridorları
  • narrow: dar
  • echoed: yankılanıyordu
  • curiosity: merak
  • decipher: çözmek
  • labyrinth: labirent
  • abandoned: terkedilmiş
  • rusty: paslı
  • order: sıra
  • adjusted: alıştığında
  • stared: baktılar
  • treasure: hazine
  • sparkled: parladı
  • jewels: mücevher
  • guardians: koruyucular
  • caution: dikkat
  • wisdom: akıl
  • courage: cesaret
  • safeguard: korumak
  • nervous: tedirgin
  • symbols: semboller
  • hidden: gizli
  • entrance: giriş
  • lock: kilit
  • buttons: düğmeleri
  • clicked: tıkırdadı
  • frightening: korkutucu
  • stepped: adım attı
  • guardian: koruyucu
  • safe: güvenli
mostra menos
Información
Autor FluentFiction.org
Organización Kameron Kilchrist
Página web www.fluentfiction.org
Etiquetas

Parece que no tienes ningún episodio activo

Echa un ojo al catálogo de Spreaker para descubrir nuevos contenidos.

Actual

Portada del podcast

Parece que no tienes ningún episodio en cola

Echa un ojo al catálogo de Spreaker para descubrir nuevos contenidos.

Siguiente

Portada del episodio Portada del episodio

Cuánto silencio hay aquí...

¡Es hora de descubrir nuevos episodios!

Descubre
Tu librería
Busca