When Promotions Test Friendship: A Summer in Istanbul
Descarga y escucha en cualquier lugar
Descarga tus episodios favoritos y disfrútalos, ¡dondequiera que estés! Regístrate o inicia sesión ahora para acceder a la escucha sin conexión.
When Promotions Test Friendship: A Summer in Istanbul
Esta transcripción es generada automáticamente. Ten en cuenta que no se garantiza una precisión absoluta.
Capítulos
Descripción
Fluent Fiction - Turkish: When Promotions Test Friendship: A Summer in Istanbul Find the full episode transcript, vocabulary words, and more: https://www.fluentfiction.org/when-promotions-test-friendship-a-summer-in-istanbul/ Story Transcript: Tr: Mert sabah erkenden ofise geldi....
mostra másFind the full episode transcript, vocabulary words, and more:
fluentfiction.org/when-promotions-test-friendship-a-summer-in-istanbul
Story Transcript:
Tr: Mert sabah erkenden ofise geldi.
En: Mert arrived at the office early in the morning.
Tr: Gözleri uykusuzluktan kırmızıydı.
En: His eyes were red from lack of sleep.
Tr: Aylarca çok çalıştı.
En: He had worked hard for months.
Tr: Hep o promosyonu bekledi.
En: He was always waiting for that promotion.
Tr: Yaz sıcağı İstanbul'u kavuruyordu ama ofiste herkes işine dalmıştı.
En: The summer heat was scorching Istanbul, but everyone in the office was absorbed in their work.
Tr: Camdan dışarı bakarak, "Bu yaz başka olacak," dedi kendi kendine.
En: Looking out the window, he said to himself, ""This summer will be different."
Tr: Ayşe sessizce çalışıyordu.
En: Ayşe was working quietly.
Tr: O da çok çalıştı.
En: She too had worked hard.
Tr: Kimseyle konuşmak istemiyordu.
En: She didn't want to talk to anyone.
Tr: Mert çok iyi bir arkadaş.
En: Mert was a very good friend.
Tr: Ama o gün öğrendiği haber her şeyi değiştirdi.
En: But the news she learned that day changed everything.
Tr: Ayşe terfi etmişti.
En: Ayşe had been promoted.
Tr: Mert'in gözdesi olan pozisyon artık Ayşe'nindi.
En: The position Mert had his eye on now belonged to Ayşe.
Tr: Mert bunu duyduğunda şok oldu.
En: When Mert heard this, he was in shock.
Tr: "Nasıl? Bu pozisyon benim olmalıydı," dedi kendi kendine.
En: "How? This position should have been mine," he said to himself.
Tr: Bir süre yerinde kaldı.
En: He stood still for a while.
Tr: Düşündü.
En: He thought.
Tr: Sinirlendi.
En: He was angry.
Tr: Ayşe'nin masasının önüne gelince durdu.
En: When he reached Ayşe's desk, he stopped.
Tr: Tam kapıyı çalacaktı ki durakladı.
En: Just as he was about to knock on the door, he hesitated.
Tr: Siniri geçmemişti ama bir şeyler söylemesi gerekiyordu.
En: His anger hadn't subsided, but he needed to say something.
Tr: Kemal Bey'in camdan odası oradaydı.
En: Kemal Bey's office with glass walls was there.
Tr: Ayşe, Mert’i kapıda görünce afalladı.
En: Ayşe was taken aback when she saw Mert at the door.
Tr: "Merhaba Mert," dedi.
En: "Hello Mert," she said.
Tr: Mert sessizce durdu.
En: Mert stood silently.
Tr: "Tebrikler," dedi zorla gülümseyerek.
En: "Congratulations," he said, forcing a smile.
Tr: İçinden çok farklı şeyler geçiyordu.
En: He had very different thoughts inside.
Tr: Konuşmak istiyordu ama öfkeliydi.
En: He wanted to talk but was angry.
Tr: En sonunda, "Neden sen?" dedi.
En: Finally, he said, "Why you?"
Tr: Ayşe derin bir nefes aldı.
En: Ayşe took a deep breath.
Tr: "Mert, biliyorum.
En: "Mert, I know.
Tr: Bu çok zor.
En: This is very hard.
Tr: Ama ben de çok çalıştım.
En: But I worked hard too.
Tr: Senin haberin yoktu ama ben yıllardır bu anı bekliyordum.
En: You didn't know, but I had been waiting for this moment for years.
Tr: Bunu hak ettiğimi düşünüyorum," dedi.
En: I believe I deserve this," she said.
Tr: Mert şaşırdı.
En: Mert was surprised.
Tr: "Sessizce mi bekledin?" dedi.
En: "Did you wait quietly?" he said.
Tr: Ayşe'nin gözlerine baktı.
En: He looked into Ayşe's eyes.
Tr: Orada samimiyet vardı.
En: There was sincerity there.
Tr: "Evet," dedi Ayşe.
En: "Yes," Ayşe said.
Tr: "Ama bu durumda senin duygularını anlıyorum."
En: "But I understand your feelings in this situation."
Tr: Ofis sessizleşti.
En: The office grew quiet.
Tr: Mert bir şeyi anladı.
En: Mert understood something.
Tr: Bu sadece bir yarış değildi.
En: This wasn't just a race.
Tr: "Özür dilerim Ayşe," dedi.
En: "I'm sorry, Ayşe," he said.
Tr: "Haklısın.
En: "You're right.
Tr: Ama ben de kendimi değersiz hissediyorum.
En: But I also feel worthless.
Tr: Ne yapmalıyım?"
En: What should I do?"
Tr: Ayşe gülümsedi.
En: Ayşe smiled.
Tr: "Sen çok iyi bir çalışansın, Mert.
En: "You are a very good employee, Mert.
Tr: Bunu herkes biliyor.
En: Everyone knows that.
Tr: Bazen fırsatlar geç gelir ama gelir.
En: Sometimes opportunities come late but they do come.
Tr: Her zaman kendine inan."
En: Always believe in yourself."
Tr: Mert düşündü.
En: Mert thought.
Tr: Belki de başka yollarla kendini göstermeli.
En: Maybe he should show himself in other ways.
Tr: Ayşe ile konuşmak onu rahatlattı.
En: Talking with Ayşe made him feel better.
Tr: "Teşekkür ederim Ayşe," dedi.
En: "Thank you, Ayşe," he said.
Tr: O gün ofisten çıkarken, Mert'in aklı daha berraktı.
En: As he left the office that day, Mert's mind was clearer.
Tr: Kariyer ve değer kavramlarını yeniden düşündü.
En: He reconsidered the concepts of career and value.
Tr: Kendini ve yeteneklerini geliştirmeye karar verdi.
En: He decided to develop himself and his skills.
Tr: Belki de başarı sadece bir pozisyonla ölçülmemeliydi.
En: Maybe success shouldn't be measured only by a position.
Tr: Ayşe terfi etti ama dostlukları devam etti.
En: Ayşe got promoted but their friendship continued.
Tr: Ve Mert o gün bir şey öğrendi:
En: And that day, Mert learned something:
Tr: Başarı için bazen beklemek ve doğru anı kollamak gerekiyordu.
En: For success, sometimes you need to wait and seize the right moment.
Tr: Yaz sıcağında ofisten ayrılırken, hayatında yeni bir sayfa açtığını hissediyordu.
En: As he left the office in the summer heat, he felt like he was opening a new chapter in his life.
Vocabulary Words:
- arrived: geldi
- lack: eksiklik
- absorption: dalma
- wonder: merak
- hesitated: durakladı
- subsided: geçmedi
- absorb: dalmak
- taken aback: afalladı
- forcing: zorla
- sincerity: samimiyet
- race: yarış
- worthless: değersiz
- opportunities: fırsatlar
- develop: geliştirmek
- resume: devam etmek
- promotion: terfi
- position: pozisyon
- glass: cam
- congratulations: tebrikler
- chapter: bölüm
- reflect: düşünmek
- career: kariyer
- value: değer
- concept: kavram
- angry: sinirli
- wait: beklemek
- seize: yakalamak
- measure: ölçmek
- friendship: dostluk
Información
Autor | FluentFiction.org |
Organización | Kameron Kilchrist |
Página web | www.fluentfiction.org |
Etiquetas |
Copyright 2024 - Spreaker Inc. an iHeartMedia Company